İlkokula başladığım günleri düşünüyorum da, babam beni okutup okutmamakta kararsız kalmıştı. Babamdan umudumu kesince gidip okula kayıt olmak istedim.Önüme ilk çıkan engel nüfus cüzdanımın olmamasıydı.7-8 yaşına kadar çıkmamıştı nüfus cüzdanım.
Hemen ilçedeki nüfus dairesine gitmiştim.Görevli memur “hayırdır.” dedi bende “nüfus cüzdanımı alacam “dedim. Sen git baban gelsin” dediklerinde “o almıyor bana verin ben okula kayıt olacağım” demiştim. Önce ufakta olsa gülümseyen memur sonra ne düşündüyse bir evrak tutuşturdu elime “git bunları öğren gel vereceğim cüzdanını” dedi. Kâğıtta doğum tarihim falan bir kaç bilgi notu istemişti. Neyse gidip babamdan bilgileri alıp yazdırdım bir kâğıda ve geri döndüm. Görevli memur hazırladı kimlik kartımı ve bana verdi.
Aldım kimlik kartımı okula gittim önce şaşkınlık yaşayan görevliler sonradan elimden tutup kayıt yaptılar okula. Velhasıl bunca uğraşlardan sonra aradan geçen 30 yıla yakın bir zaman zarfında bugün iyi ki o zorlukları vicdan sahibi insanlar görmezden gelmişte okumama vesile olmuşlar diyorum.
Tabi okumak insani vasıfların tamamını elde etmeye yetmiyor. Onca zorluklara göğüs gerdikten sonra yaşamı irdelerken hayatın anlamını iyi okumalı topluma katkı sağlamalı, yaptıklarımızın her geçen gün üzerine koyarak ilerleme sağlamalıyız.
Farklı yerlerde yazıyoruz. Çiziyoruz. Yazdıklarımızın sorumluluğunu acaba ne kadar taşıyoruz. Yâda yazdıklarımızın topluma ne denli etki ettiğinin ne kadar farkındayız. Topluma bir mesaj verirken sonrasındaki kalıcı etkilerini sanırım hiç birimiz düşünmüyoruz. İlçemizdeki eğitim seviyesinin boyutlarını düşünürsek yazdıklarımızın topluma mesaj verici yazılar olmasına dikkat etmemiz gerekir. Şuan topluma ne verirsek yarın onu biçeriz. Bu anlamda yazdıklarımıza çizdiklerimize özel bir dikkat göstermeliyiz. Sırf bir şeyler karalayıp insanların kafalarına kara bulutları yerleştirmemiz doğru olmaz. Kalem yeri gelir keskin bir bıçak, yeri geldiğinde uzlaştırıcı bir alet ve yeri geldiğinde her alanda ilerlemeyi sağlayacak bir şeydir. Ona hangi misyonu yüklersek etkisi o yönde olur. Bu yüzden kalemimizi kullanırken kin kusmamalıyız. Kalemimizi çıkarlarımız doğrultusunda kullanmamalıyız.
Kalemimiz her zaman kin ve nefretten arındırılmış, düşünce süzgecinden geçmiş, adil, ahlaklı topluma mesaj veren, haktan hukuktan ayrılmayan düşünceleri yazmalıdır.
Kalem din dil ırk ayırımı yapmamalıdır. Barışçıl olmalıdır. Hiç bir dinin, dilin, etnik yapının ötekinden üstün olmadığını yazmalıdır.
Kendi özelini korurken başkasının özeline saldırmamalıdır. Kendi doğrusunu savunurken başkasınınkini görmezden gelmemelidir. Kalem topluma sevgiyi saygıyı aşılamalıdır. Kalemi güç görüp bunu tehdit edici bir yöntem olarak kullanmak hiç bir değerle bağdaşmaz.. Kalem yalan için değil adalet için hiç durmadan direnmelidir.
Tabi ki kalem sorgulayıcı olmalıdır. Yanlışları gündeme taşımalıdır. Bunu yaparken üslubunda seçici olmalıdır. Kalem doğru bilgiyi dağıtmalıdır. Kalemimizden dedikodu, iftira, fitne, ayrıştırıcı kelimeler dökülmemelidir. Dostluğumuza, kardeşliğimize, aile bağlarımıza zarar vermemelidir.
Yazdıklarımızla topluma bir şeyler veremiyorsak, kutuplaşmalara sebebiyet veriyorsak, yazdıklarımızın ne önemi var. Yâda iyi bir kişiliğe sahip değilsek, toplumda sevilmiyorsak, yazdıklarımızı kim okur. Önce insani vasıflarımız sağlam olmalıdır. Hayat bu sitelerin dışında da devam ediyor. Bir ihtiras ve üstünlük kavgası için birbirimizi kırmanın mantığı var mı?
Kalem insanın kişilik, karakter, ahlak, derecesini ölçer. Bu değerleri yeterince korumuyorsak ne yazarsak yazalım boşa kürek sallarız.
FACEBOOK YORUMLAR