30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler için
tüm adaylar harıl harıl çalışmalarına devam ediyor. Benimde aday adayı olduğum
Ak Parti, mevcut 12 adayın dışında bir seçim yaparak site yazarlarımızdan Sayın Sebahattin KIZILTAŞ’ı, Saadet
Partisi Sayın Ali EREN’i,
Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Cevdet
Sunay EREN'i, Barış ve Demokrasi Partisi de Hasan Basri FIRAT ve Gülay PEKER'i
aday göstererek seçimlere girme kararı aldı. Öncelikle tüm aday arkadaşlara
başarılar diliyorum.
Her seçimde ilçemize has seçim
psikolojisi bu yıl tüm Hınıs'lı hemşehrilerimizi tedirgin ediyor. Neden mi?
Halen Demokrasi anlayışının ilçemize hâkim olamamasından.
Peki, bu gerilim neden oluşuyor? Bu
soruya cevap arayalım.
Bize has "olmazsa olmazlarımız "var bizim. Örneğin; İlçemizde
sade bir vatandaş hiç bir adayın yanında dolaşamaz. Onunla tokalaşamaz. Bir
başka adaya göstere göstere destek veremez. Herhangi bir partiye gönül veremez...
Doğruları için mücadele edemez. Hınıs için işin ehlini seçemez. İşte buna
benzer bir takım sığ kalıplara sığdırılmış çağ dışı düşüncelere sahip bir
toplumuz biz. Oy isterken "Baban hayrına oyunu bana ver "diyen bir aday, aynı
cümleleri tüm adaylara kullanarak "Senden iyisine mi oy vereceğim "diyen bir seçmen profili...
Gerisini anlatmamıza gerek yok sanırım. Babamızın hayrına oy verdiklerimiz
babamınız hayrına ilçeyi talan ederse bile sorun yok. Çünkü biz babamıza hayır
işlemişizdir.
Benim oy potansiyelim çok fazla,
akrabamı işe alırsan sana oy veririm diyen bir seçmen oy potansiyeli olmayan ancak ekmeğe muhtaç
bir garibanın hakkını yemiş kimin umurunda.
Birde dillerden düşmeyen büyük ailelerimiz var.
Hınıs’ı çağın ötesinde bir yere taşıyan, huzur ortamının koruyucuları, istihdam
abideleri! Garibanın elinden tutan, fakir fukarayı doyuran, ilçemiz için
Ankara'yı mesken tutan büyük ailelerimiz. Onların takınacağı tavır da çok önemli.
Öyle ya. Onlar destek vermezse kim seçim kazanabilir ki. Ama onlara da
vaatlerde bulunmak gerek. Sonra kızıp desteklerini başka adaya verirler. İyisi
mi kızdırmayalım.
Hınıs'ta seçim kaybetmek
ölümle eşdeğer görülüyor. Hele hele falan adayın karşısında kaybetmek tam
anlamıyla felaket. Öyle ya en çok hak eden aday kendisidir. Kazanmak için her
yol mubah. Ölümüne girmiştir bu seçime.(Bu hırsa ne gerek varsa.)Bu kadar
gözünü hırs bürümüşse seçmen bir başka adayın yanında gezebilir mi? Ona selam verebilir
mi? İşte tüm bu düşüncelerle seçime endekslenen aday ve seçmenin tavırları
seçim arifesinde ortamın gerilmesine sebep oluyor.
Halbu ki; tüm adayların kol
kola gezerek birbirilerine başarı dilekleriyle seçimlerde boy göstermesi
ve demokrasinin gereği olarak seçmenin üzerindeki psikolojik
baskıyı kaldırmaları, seçmeni kendi vicdanıyla baş başa bırakarak tercihini
kendi istediği şekilde kullanmasını sağlamaları ne kadar güzel olur.
Hınıs’ta herkesin bir vesile ile akrabalık ve dostluk bağlarının olduğunu,
sırf bu yüzden kimsenin kimseye oy vermedi diye küsme hakkının
olmadığının bilinmesi gerekir. Seçmenin de oy verirken bu dostluk arkadaşlık ve
akrabalık ilişkilerinden ziyade, memleketin geleceği için en uygun adayı
seçmesi ve birilerinin baskısı sonucu değil de kendi aklıyla bu kararı vermesi
gerekir.
Sevgili dostlar; gerek seçmen olarak
bizlerin, gerek Belediye Başkanı olmak için çaba sarf eden adayların düşünmesi
gereken tek şey ilçemizin geleceği olmalıdır. Seçimin bir gün sonuçlanacağını
ve yine herkesin seçimden sonra bu ilçede yüz yüze bakacağını unutmaması
gerekir. Toplumu bu kadar germenin ne adaylara nede ilçemize bir getirisi olmayacaktır.
Allah korusun bu gerilimin içerisinde oluşabilecek olumsuz bir olay, ilçeyi
yıllarca geriye götürecektir. Bu yüzden Adaylar ve seçmenlerin sağduyuyu elden bırakmamaları,
yapıcı olmaları nihayetinde bu yarışta ipi bir kişinin göğüsleyeceği gerçeğini
unutmamalarını arzu ediyoruz.
1 Nisan 2014 Günü umarız kazanan
Hınıs ve Hınıslılar olur...
FACEBOOK YORUMLAR