Ülkemizde son yıllarda bireysel silahlanma oranı gün geçtikçe artıyor. Son verilere göre Türkiye’de sekiz milyon evde silah bulunuyor. Bireysel silahlanmanın bu denli artış göstermesinin en önemli sebebi ülkemizde ruhsat alımının kolay olmasıdır. Kimi av için, kimi can güvenliği için, kimi de sırf prestijini korumak için rahatlıkla silah alabiliyor. Özellikle Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz bölgesinde ve ülkemizin çeşitli yerlerindeki ruhsatsız silahları da eklersek durum ürkütücü boyutlara ulaşıyor.
Tabi bireysel silahlanmanın bu kadar yoğun olduğu bir ülkede suç oranının düşük olmasını beklemek çokta mantıklı bir beklenti olmasa gerek. Taşıma veya bulundurma ruhsatı olan veya ruhsatsız silah taşıyan birisi maç sonunda, düğünde veya uğurlama törenlerinde bu silahları ateşleyerek birinin ölümüne sebep olabiliyor..Ruhsatsız silah taşıyanlar bir tarafa,ruhsatlı silah taşıyanlarda bu silahlarını kullanınca isimleri maganda oluyor. "O zaman neden bu magandalara bu ruhsat verilir?" diye sormadan edemiyor insan.
Tabi olayın birde sosyal boyutu var. İnsan neden silahlanır? Sorulması gereken soru bu aslında.
Konuyu belli başlıklar altında toplarsak;en önemlileri kişinin devlete güvenmemesi, kendine güvenmemesi ve prestijini korumak çabası başlıca başlıklar olabilir.
Bu başlıları biraz daha açarsak;
Kişi herhangi bir tehdit karşısında devletin kolluk güçlerinin olaya zamanında müdahale edemeyeceğini düşündüğünden ,kendinin bir demir parçasıyla güvende olacağını düşünür.
Yâda kendine karşı özgüveni olmayan birisi taşıdığı silahla kendine olan özgüveninin arttığını düşünür.
Bir başkası da silahı bir prestij aracı olarak görür. Toplum içerisinde belli bir prestiji olduğunu düşünen birisi bu prestijini taşıdığı silahla pekiştirdiğini düşünür.
Zaman zaman yazılı veya görsel basından maganda kurşunuyla hayatını kaybeden insanları duyuyoruz. Evinin balkonunda hiçbir şeyden haberi olmayan birisi, nerden geldiği belli olmayan bir kurşunla hayatını kaybediyor. Veya sokakta oynayan bir çocuk adresini kaybeden bir kurşunla oracıkta can verebiliyor. İşte tüm bunların temel nedeni “BİREYSEL SİLAHLANMA”dır.
Adalete güvenmeyen ve kendi adaletini uygulamayı doğru bulan, saçma sapan kan davalarını bahane eden, kabadayı edalarına bürünüp eski çağ zihniyetini taşıyan insanların çoğunlukta olduğu bir yerde bireysel silahlanma da haliyle fazla oluyor.. Buna birde yasaların caydırıcı olmaması eklenirse durumu siz düşünün artık.
Konuya Hınıs özelinde baktığımızda da durumun çokta farklı olmadığını görebiliyoruz. Özellikle 20-30 yaş aralığındaki gençlerin hemen hemen hepsinde silahlara karşı bir özentinin olduğunu görebiliyoruz. Gençlerin sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımlarına baktığımızda silah resimlerini büyük bir özveriyle paylaştıklarını görebiliyoruz. Belki farkında değiller ama istemeden de olsa bilinçaltlarında silahlara karşı bir özentinin olduğunu rahatlıkla dışarıya hissettirebiliyorlar. Şu anda bu gençlerin ellerinde kuru sıkı diye tabir edilen silahlar görebiliyoruz. Yanılmıyorsam bu silahları almak çokta zor değil. Ancak ileriki zamanlarda bu silahların yerini gerçek silahlara bırakacağını unutmamamız gerekir.
Bir serseri kurşunun kolaylıkla sonlandırdığı canın, yarın bizim yada en değer verdiğimiz birinin canı olmayacağını kimse bize garanti edemez. Sırf bu yüzden bile aile fertlerimize, yakınlarımıza bireysel silahlanmanın doğuracağı olumsuz sonuçları ısrarla anlatmalıyız. İkna edeceğimiz bir kişi, belki de bir başkasının hayatının kurtulmasına sebep olacaktır.
FACEBOOK YORUMLAR