DEĞER
Günlük yaşantısında, evinde, sokakta çok az konuşan bir zat vardı.Beninle muhatap olduğu zamanlarda tam tersi, sohbetine doyamıyordum.Bir gün kendisi sordum ''benimle neden konuşuyorsun, bana neden anlatı-yorsun?,, gözleriyle gülerek, ''sen beni dinliyorsun, bana ve hatırama değer veriyorsun, diğer insanlar bunu yapmıyorlar,,
Dinledik... okuduğumuz kitaplarda yazmayan, şimdi yaşadığımız yer ve mekanlarda olmayan, arama motoruna yazınca motoru tekleten! tecrübe ile harmanlanmış çok şey öğrendik.
Zamanın icabı yaşanılan hayat üslubu,daha fazlaya,daha güzele.daha güçlüye sahip olmak için gösterilen çaba, yarınlara bırakmak istediklerimizi duygudan çok madde ile harmanlıyor. Değerden çok, değerlendirebilenleri ön plana çıkarıp gaye yapıyor. Eski bir dosta rastlamak, hatırası olan bir duyguyu yaşamak, küçük bir maddi kazanımın verdiği hazzı vermiyor bir çok insana.
İçleri şatafatlı, araç olmaktan çıkmış imkanlar dahilinde olmazsa olmaz eşyalarla dolu, gudubet beton yığınlarına sıkıştırılmış komutlu hayatlar yaşıyoruz. Yarına taşıyacağımızı zannettiğimiz dijital hatıralarla da avutuyoruz kendimizi.Her gün çektiğimiz onlarca resim çok güvendiğimiz makinelerin hafızalarına emanet, elle tutulur ne var ki? teknoloji değişti mi, göçtü mü makine hatıra kal-maz. Renkli ekranlarda rötuşlenmiş resimler,yüz yıl evvela siyah beyaz bir kağıdatab edilmiş bir fotoğraf gibi kalıcı ve asırlık olmayacak.
Yarının oylum ninesiyle övünç dedesinin torunlarına anlatacakları ne olur? olsa da karınca kararınca yaşanılan hayattın meşguliyetinden dinleyende olmaz, çekilirler rahat! odalarına yada huzurlu! huzur evlerine...Hasta yatağında çekilen selfiede değer bulurlar! üç beş tanıdıklarıyla son demlerinde...
Zaman...tasarrufuna sahip olamadığımız, gidişini engelleyemediğimiz, akıl ve gücümüzün baş edemediği zaman....Ulaşılması artık imkansız geçmişini bazen sevinçle bazen hüzünle hafızamızın yettiğince andığımız zaman...Geçmiş...Parçası olduğumuz toplumun hatırası çok dem bize geçmişin güzelliğinden,özleminden söz ettirir. Belki de o zamanlardan özlediğimiz mekan, eşya ve imkan-lardan ziyade mazide kalan çocukluktur, gençliktir, sevdiklerimizdir, değer verdiklerimizdir.
Unutunca unutulacağız, değer vermeyince değersizleşeceğiz. Durmadan değişen mekanlar, yaşam tarzı hızla silip kaybediyor hatıraları...irtibatlar kopuyor... Vaktin bir türlü yetmediği, işiniz gücünüzün arasında ufkumuzun yettiğince açacağımız tozlu pencereden unutulmaya yüz tutmuş zamanlara bakmak fırsatınız olur.
Saygılarımla.
ÖNCE SAĞLIK SİHHAT OLSUN BİRAZDA HUZUR SONRASI NASILSA GELİR GEÇER